Helikobakter Pilori Nedir? Belirtileri Nelerdir?
Helikobakter pilori mide yüzeyinde barınabilen tek mikroptur. Bu özellikle gastritin ana sebeplerinden bir tanesidir. Bu mikrobun varlığı bulunduktan sonra mide hastalıkları gastrit ve ülser özellikle çok daha etkili bir şekilde tedavi edilmeye başlanmıştır. Bu bakterinin kendine has bazı özelliklerinden dolayı hem aside dirençli olabilmeyi sağlayacak özel enzimleri ve kendini koruyacak aparatları vardır. Bu yüzden midede kalabilen, orada yaşayabilen tek mikroptur. Uzun vadede midede durduğu zaman vakaların, bunu barındıran insanların yüzde yüzünde gastrit sebebi olmaktadır.
Helikobakter Pilori Nelere Sebep Olabilir?
Helikobakter pilori pek çok hastalığa neden olabilir. En sık neden olduğu hastalık gastrittir. Kronik, uzamış gastritin en sık sebebi helikobakter piloridir. Ancak bunun yanında mide kanseri, mide ülseri, on iki parmak bağırsağı ülseri ve mide lenfoması denilen kan hücrelerini ilgilendiren hastalığa da helikobakter pilori sebep olabilir.
Helikobakter Pilori Tedavisi Nasıldır? Hastalığın Tekrar Etmesi Mümkün Müdür?
Helikobakter pilori keşfedildikten sonra, mide ilaçları ile beraber çoklu antibiyotik kombinasyonlarıyla tedavi edilebilmektedir. Genellikle on dört günlük antibiyotik tedavisi, üçlü veya dörtlü şekilde hastaya uygulanır. Bu on dört gün sonunda, helikobakter pilorinin tedavisi kesiliyor sonrasında asit baskılayıcı tedavilerle bir ay, bir buçuk aylık bir tedavi daha uygulanıyor. Sonrasında da muhakkak helikobakter pilorinin kontrolü yapılıyor. Şayet, helikobakter pilori ortadan kaybolduysa helikobakter pilorinin iyileştiği varsayılıyor. Teorik olarak tamamen yok olmuş bir helikobakter pilorinin, yeniden enfeksiyona neden olması mümkün değil, ancak iyi tedavi edilmezse ilaçlar iyi kullanılmazsa helikobakter pilori tam olarak tedavi edilmezse, midede tekrar helikobakter pilori nüksetmesini görebiliriz. Tedaviye başlandıktan bir süre sonra, yıllar içerisinde bazı antibiyotiklere karşı direnç geliştirdiği de görülmektedir. Dolayısıyla da her bölge ve her ülke kendi antibiyotik direncini bilmek ve buna göre tedavide daha başarılı olmak istiyorsa bunlara dikkat etmesi gerekmektedir. Ülkemizde son yıllarda kongrelerde özellikle söylenen klasik, çok kullanılan üçlü tedavilere direncin geliştiği bu nedenle dörtlü tedaviler, ardışık tedaviler ve üçlü tedavi dışındaki diğer alternatiflerin denenmesi gerektiği ve bu konuda dikkatli olunması gerektiği konusunda uzmanlar uyarılıyor.