Çocuk Gelişiminde Babanın Önemi?
Çocuk Gelişiminde Babanın Rolü
İncelemeler, babaların da anneler kadar çocuklarının gereksinimlerine yanıt verebileceklerini, onların psikososyal ve zihinsel gelişmelerinde temel bir rol oynayabilecek yetenekte olduklarını ortaya koymuştur. Başka bir deyişle, babaların, çocukların tepkilerine anneleri kadar duyarlı oldukları, bebeklerin doğar doğmaz babaları ile ayrıcalıklı bir ilişki kurdukları ve yalnız anneye bağlı olmadıkları görülmüştür. Bu bağlamda Batı’da, çocukların gelişmesi ve eğitimine, doğum hazırlığından itibaren her türlü etki ve katkıda bulunabilecek “yeni babalar” kavramı oluşmuştur.
Diğer taraftan, çocuk eğitiminde anne ve babanın üstlendikleri rollerde birtakım farklılıklar vardır. Baba disiplini sağlayan, geleceği planlayan, âilenin dışındaki dünyayla etkileşimde bulunan bir birey olarak; anne ise, âilenin bir bütün olmasını sağlayan, kişiler arası ilişkileri düzenleyen bir birey olarak çocuğa model oluştururlar.
Babalar daha çok çocuğun eğitimi, ahlâkî, kişisel değerleri, fiziksel güvenliği ile; anneler ise çocukların duygusal uyumları, mutlulukları ve endişeden kurtulmalarıyla ilgilenirler.
Baba, çocuğun kişiliğinin gelişiminde “özdeşim modeli” olması sebebiyle büyük bir önem taşımaktadır. Babanın yokluğu, pasifliği ya da ilgisizliği çocuğun kişilik yapısını, ruh ve beden sağlığını büyük ölçüde etkileyebilmekte ve bazı uyum ve davranış bozukluklarının sebebi olabilmektedir. Nitekim yapılan çalışmalar da babanın çocuğun zekâ ve kişilik gelişimini etkilediğini göstermektedir.
Babanın çocuk üzerindeki etkilerini “Direkt” ve “Dolaylı” etkiler olarak iki grupta toplayabiliriz.
Babanın çocuğuna dokunması, konuşması, oynaması ve çocuğuyla ilgili çeşitli kararlara aktif olarak katılımı, çocuğunu “Direkt” olarak etkilemesine yol açar.
Âilenin mâlî gereksinimlerini ya tümüyle ya da eşiyle birlikte karşılaması, eşine karşı davranışı ve eşiyle arasındaki ilişki biçimi ise, babanın çocuk üzerindeki “Dolaylı” etkilerine örnek olarak verilebilir. Babanın varlığı, anne-çocuk arasındaki ilişkinin daha sağlıklı bir platforma oturmasını sağlamaktadır. Eğer karı-koca arasındaki ilişki sağlıklı değilse, anne bu boşluğu doldurmak için bütün ilgi ve sevgisini çocuğa aktarabilmekte, bu da çocuğun bağımsız bir kişilik geliştirmesini engelleyici bir faktör olabilmektedir.
1. Kişilik Gelişiminde Model Olma
Kızın anneyi benimsemesi, erkek çocuğun da babayı örnek alması kişilik gelişmesinde en önemli olaydır. Erkek çocuk erkek kimliğini babaya benzeyerek, kız çocuk da kız kimliğini anneye benzeyerek kazanır. Psikolojide bu olaya “özdeşim” adı verilir. Bu, ana-baba niteliklerinin içe sindirilmesi, özümsenmesidir ve bilinçli bir öykünmeden çok, daha derine inen bir benimseme olayıdır.
Okul öncesi dönemde çocuk kendini özdeş tutacağı model olarak anne ve babasını alır. Onların özellikleri ile değer yargılarını örnek olarak benimser; hareket, tutum, konuşma gibi davranışlarını taklit etmeye uğraşır. Bir başka deyişle, çocuk dış dünyayı anne ve babasının gözlüğü aracılığıyla görmeye çalışır.
Okul öncesi dönemde anne ve babasını böylesine etkili birer model olarak alması, çocuğun gelecekteki kişilik yapısını, duygu ve düşüncesini doğrudan etkiler. Kuşkusuz, anne ve babanın olumsuz tutum ve davranışları da çocuğun kişiliğini olumsuz yönde etkileyecektir.
Kişilik gelişiminde babalık tutumlarının etkileri
Baba her şeyden önce eşi ve çocukları için güven kaynağıdır. Çocuklar babayı daha güçlü, daha çok bilen, daha çok saygı uyandıran kişi olarak bilirler. Bu sebeple babanın çocuğuna karşı tavır alış tarzı, çocuğun kişiliğini şekillendiren önemli faktörlerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır.
* Babası “otoriter” ve “az ilgilenen” çocuklarda utangaçlık, çekinme gibi kişilik özelliklerine daha sık rastlanmaktadır. Çocuklardaki uyumsuzluk eğiliminin oluşumunda ve biçiminde babanın tavır alışı, en az annenin tavır alışı kadar etkili olmaktadır.
Toplumumuzda ebeveynler, çoğunlukla çocukların yanlışlarını sık sık söyleyerek doğruları bulmalarını istemektedirler. Özellikle babalar çocuklarını eleştirmekte, hakaret etmekte ve yanlışlarını sürekli dile getirmektedirler. Oysa çocuğun doğrularını söyleyerek onda kendine güven duygusu geliştirilebilir. Babaların çocuklarını kırıcı konuşmalar yerine destekleyici sözlerle korumaları gerekir. Çünkü çocuklarda kişilik, kendisine hakaret edilen ortamlarda değil saygı duyulan ve desteklenen ortamlarda gelişir.
* Babanın sürekli “müsamahakâr” bir tutum içinde olması ve “etkili disiplin yöntemlerinden yoksun” olması, ayrıca annenin uyumsuz olması halinde ise çocuklarda okuldan kaçma, çalma gibi davranış bozukluklarına daha sık rastlanmaktadır.
* Babası “ilgilenen” ve “sevgi gösteren” çocuklar, arkadaşlarıyla ilişkileri daha iyi olan, liderlik özelliklerine sahip ve daha uyumlu çocuk olmaktadır.
Nitekim şöyle denilmektedir: “Çocuğun ruhsal gelişimi için babanın verebileceği iki önemli hediye vardır: Sevgi ve zaman. Fakat babalar nedense bu konuda çok cimri davranırlar. Oysa çocuk büyüdüğünde çocukluğuna ait en tatlı hatıralar, babasıyla geçirdiği hoş vakitlerin bıraktığı hatıralardır.”
Diğer taraftan; babalar çocuklarıyla küçük yaştan itibaren yeterince birlikte olmamışlarsa, onlar da ergenlik çağına geldiklerinde büyük ihtimalle babalarıyla birlikte olmak istemeyeceklerdir. Bu yüzden, çocuklar yetişkin çağa gelinceye kadar baba-çocuk ilişkisinin güçlü tutulması gerekmektedir.
Bir baba çocuğunu iyi terbiye etmek istiyorsa, onunla olumlu ilişki kurmaya bakmalıdır. Nasıl ki bir öğretmenin ilk işi öğrencileriyle iyi ilişkiye girmekse, baba da aynı yöntemi benimsemelidir. Öğretmeninden nefret eden bir çocuk ondan hiçbir şey öğrenemez. Aynı durum baba-çocuk ilişkisinde de söz konusudur. Babayı sevmek, dediklerini yapmak, ona saygı göstermek, bütünüyle çocuğun içgüdüsünde var olan bir şey değildir. Dolayısıyla sevgi, güven ve saygıyı çocuğunuzda siz uyandıracaksınız. Bu derin duygusal ilişki de çocuk daha ufakken kurulmaya başlar.
2. Zekâ Gelişimine Etki
Çocuğun yaşamının ilk dönemlerinde babanın davranışlarının niteliği, daha sonraki dönemde çocuğun zihinsel işlevlerini etkilemektedir. Babanın bakım, beslenme, oyun vb. konulara ilgisi ile özellikle erkek çocuğun zekâ gelişimi arasında olumlu yönde bir ilişki vardır. Kısıtlayıcı baba ise çocuğun zekâ gelişimini olumsuz yönde etkilemektedir. Ayrıca; baba anneye oranla daha fazla çocuğun bağımsız davranmasını, çevreyi keşfetmesini cesaretlendiren bir tutum içinde olduğundan, çocuğun zekâsını olumlu yönde etkilemektedir.
Yapılan araştırmalarda, baba-çocuk ilişkisinin çocuğun zihinsel gelişimi ve okul başarısını büyük ölçüde etkilediğini vurgulamakta, babasıyla yakın ve nitelikli bir ilişkiye sahip olan çocukların okul başarıları ile zihinsel gelişimlerinin olumlu açıdan etkilendiği belirtilmektedir.
3. Sosyal Kimliğin Edinilmesine Etkileri
Babanın özellikle erkek çocuğun maskülen (erkeksi) davranışı kazanması açısından önemi büyüktür. Erkek çocuk maskülen davranışı babası ile özdeşleşerek ve onu taklit ederek kazandığından, babanın olmaması durumunda çocuğun rol gelişiminin bundan olumsuz olarak etkilenmesi olasılığı yüksektir.
Babası “pasif” ve “ilgisiz” olan erkek çocuklar ise, sosyal gelişimlerinin olumsuz etkilenmesi bir yana, daha az maskülen kimliğe sahip olabilmekte ve kimlik karmaşasına düşmektedir. Çünkü çocuğun sürekli anneyle birlikte olması, zaman içinde onunla bütünleşmesine ve özdeşim modeli olarak anneyi almasına sebep olabileceğinden, erkek çocuk, annesi gibi olmak, onun gibi makyaj yapma arzusu hissetmekte ve girişimde bulunabilmektedir.
Elbette yalnız erkeklerin değil, kız çocukların da etkileşimde bulunacakları bir baba figürüne gereksinimi vardır. Çünkü kız çocuklar babalarını gözleyerek ve onunla etkileşimde bulunarak erkeklere karşı nasıl tepkide bulunacaklarını ve erkeklerin de kendi cinsiyetlerine nasıl tepkide bulunduğunu öğrenirler.
(*) Modern psikoloji ve pedagoji, çocuğun dînî kimlik ve kişiliğinin gelişiminde babanın rolünü henüz gereken ciddiyet ve yeterlilikte incelememiştir.
Özetle; Baba bir âilenin nafakasından birinci derecede sorumlu kişi olduğu gibi, çocuğun eğitiminden ve yetiştirilmesinden birinci derecede sorumlu kişidir. Baba, her şeyden önce çocuğun büyüme, gelişme ve kişilik kazanmasında önemli görevleri olduğunu bilmelidir. Çocuğuyla ilgilenmeli, onunla yakın arkadaş olmalıdır. Çocuğuna, yapabileceği basit görevler vererek, onda kendine güven ve sorumluluk duygularının gelişmesine katkıda bulunmalıdır. Yine baba, çocuğunun sorularını bıkıp usanmadan cevaplandıran, onunla sohbet eden bir arkadaş olmalıdır. Babanın çocuğuyla ortak faaliyetlerde bulunması, boş zamânını birlikte değerlendirmesi sâyesinde çocuk ile baba bir birlerini daha yakından tanıma ve daha fazla yakınlaşma fırsatını bulacaklardır. Baba ve çocukta karşılıklı olarak sevgi ve saygı ancak bu şekilde gelişebilir. Çocuk da ancak bu şekilde mutlu, başarılı, huzurlu, kendine güvenen, sorumluluğunu bilen, sağlıklı bir kişiliğe kavuşabilir.