Bağırsak Kanseri Hakkında Bilmemiz Gerekenler
Bağırsak kanseri dünyada oldukça yaygın görülen kanser türüdür. Bu kanserin oluşmasında beslenme alışkanlığı ve genetik faktörler oldukça büyük rol oynuyor. Barsak kanseri ölüm nedenleri arasında üçüncü sırada yer alıyor. Belirti vermeyen ve yavaş ilerleyen hastalık özellikle 60 yaş ve üzerindekileri risk altına alıyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde kadın ya da erkeklerde yaşam boyu kolon kanserine yakalanma riski yüzde 7 civarındadır. “Acıbadem-Harvard Tıp Günleri 4” kapsamında gerçekleştirilen “Barsak Kanseri ve Riskleri” konulu toplantıda Acıbadem Hastanesi Kozyatağı Gastroentereoloji Bölüm Sorumlusu Prof. Dr. Nurdan Tözün ve Massachusetts General Hospital Yüksek Gastrointestinal Kanser Riski Kliniği Direktörü Dr. Daniel C. Chung barsak kanseriyle ilgili tüm sorulara yanıt verdi.
-Herkes kolon kanseri riski altındadır ancak 50 yaş ve üstündeki kişiler için risk dahada artar. 60 yaşın üzerindekiler alkol kullanıyorsa, kırmızı eti çokça tüketiyorsa, sigara kullanıyorsa ve şişmansa onlar açısından tehdit daha da büyür. Genetik olarak barsak kanserine eğilimli olanların yüzde 75’i riskli grubuna girer.
– Kalın bağırsağın tümünün incelenmesini içeren bir yöntem Kolonoskopidir. Hasta bu işlem sırasında uyutulduğu için sanıldığının aksine korkulacak bir işlem olmayacaktır. Polip saptandığında işlem sırasında çıkartılır ve incelenmek üzere patolojiye gönderilir. Bir kez polip alınan kişinin daha sonra kolonoskopi ile düzenli olarak izlenmesi gerekmektedir.
– Folik asit, selenyum, kalsiyum ve D vitamini kullanmak, günde 1200 mg kalsiyum almak, egzersiz yapmak, yağlı gıdalardan kaçınarak liften zengin besinler ,sebze – meyve tüketmek kolon kanserini önleyici faktörler arasındadır. Sigara barsak kanseri riskini arttıran etmenlerin başında gelir. Bu açıdan riski azaltmak için sigara içilmemelidir.
– Hastalığın evresine göre tedavi şekilleri değişir. Tedavi gastroenterolog, cerrah ve radyasyon onkolok tarafından planlanır. Ameliyat, barsak kanserinin başlıca tedavisini oluşturur ve en çok kullanılan metotların başında gelir. Ameliyatla tüm kanserli dokunun temizlenmesi esas amaçtır. Kemoterapi ve radyoterapi ile gözden kaçabilecek kanser hücrelerinin de yok edilmesi hedeflenir.
Doğal ilaçların vücuda yararlı veya zararlı olduğu bilinmemektedir. Bu ilaçların yapılan tıbbi tedavinin etkisini azaltma, engelleme ihtimali de bulunmaktadır. Bu açıdan önerilmemektedir. Özellikle karaciğere ekstra yük getirebilmesi nedeniyle ısırgan otu , aloe vera ya da uzak doğu kökenli karışık çaylardan ve etkisi bilimsel açıdan sınanmamış çeşitli otlardan uzak durmak gerekmektedir.