Doğumsal Brakial Pleksus Yaralanması Nedir?
Brakial pleksus, omuriliğimizden çıkıp kolumuza giden sinirlerin, kürek kemiğinin hemen altında yaptıkları bileşkeye verilen isimdir. Bir tren rayı şeklinde omurilikten çıkan sinirler birleşir ve üç ana gövde oluştururlar. Bu üç ana gövdeden oluşturulan sinirlerde kolumuza gidip kolumuzun, parmaklarımızın hareket etmesini sağlar. Brakial pleksus denilen bu sinirlerin zedelenmesi, doğum olayı esnasında karşılaşılan bir sorundur. Özellikle iri bebekler, normal yolla doğurulmaya çalışıldığında, baş ve kol arasında bir gerilme olduğunda bu ufak bebekte bu sinirlerin bir tanesi, iki tanesi ya da tümü kopma, yaralanma şeklinde zarar görebilir. Bunun sonucunda bebek doğduğunda doktorlar, bir kolundaki hareketlerin sınırlı olduğunu görürler. Eğer üst lif koparsa bebek omzunu hareket ettiremiyordur. Buna karşın alt lif koparsa, parmakların hareket etmediğini doğar doğmaz gayet rahatlıkla görebilirler. Bu noktada yine erken tedavi çok önem kazanmaktadır. Böyle bir şey doktorlar tarafından fark edildiğinde gerekli tetkiklerin yapılıp, erken dönemde rehabilitasyona ya da rehabilitasyon yeterli gelmezse ek tedavilere başvurulması gerekmektedir.
Doğumsal Brakial Pleksus Yaralanmalarının Tedavisi Nasıl Olur?
Brakial pleksus yaralanması geçirmiş olan bebek, doğar doğmaz kendini ortaya koyacaktır. Kolunda, bileğinde, parmaklarında hareket kısıtlılığı ile kendini gösterir. Bu tablo görüldüğünde öncelikle ”EMG” denilen elektromiyografi tetkikinin muhakkak yapılması gerekmektedir. Bunun amacı brakial pleksusun üç ana hattından hangisinin yaralanmış olduğunu bulabilmek ve ne boyutta yaralandığını saptamaktır. Kısacası doktorların tedaviye başlamadan ellerindeki hasarı tespit etmek için uyguladıkları bir tetkiktir. Bunun akabinde de, hiç zaman kaybetmeden fizik tedavi uygulamasına başlanılmalıdır. Yüzde seksen bebekte fizik tedavi gayet iyi sonuç verir ve zaman içerisinde hareketlerin büyük oranda düzeldiği görülür. Ama bir grup bebekte ki bunlar, bu üç sinir lifinin tümüyle koptuğu olgulardır ve bunlarda düzelme görülmemektedir. O yüzden geç kalınmadan cerrahi yöntemlere başvurmak gerekir. Çünkü sinirin koptuğu, kendisine gelen sinirin çalışmadığı kaslar, çok hızlı erimeye giderler. Eğer erken tedavi edilmezse, bu erimiş kaslar tekrar fonksiyon kazanamazlar. Bu yüzden, erken fizik tedaviye başlanmış çocukta hiç düzelme görülmediği takdirde ”MR” çekilerek hangi sinirin nerede koptuğunu saptayıp içinde el cerrahisinin, çocuk cerrahisinin, pediatrik ortopedinin olduğu bir ekiple ortak, birlikte ameliyat edilmeleri gerekmektedir. Ameliyattaki amaç kopmuş olan sinirin bütünlüğünün tekrar saptanmasıdır. Geç kalınmış vakalarda sinirin kendisinin tamir şansı kalmamaktadır. Fakat bu hastalarda yine el cerrahisi ve ortopedi ile birlikte mevcut koldaki bazı kasların yerlerini değiştirerek o kolu biraz daha iyi hareket ettirme şansı sağlanabilir. Ama o kol normal karşı tarafın aynısı gibi hiçbir zaman olamayacaktır.