Tüberküloz
Tüberküloz mycobacterium tüberküloz adı verilen bir bakterinin oluşturduğu bir hastalıktır. Yaş, sosyal statü ne olduğu fark etmeksizin tüberküloz her yaştan, her kesimden insanı etkileyebilir. Tüberküloz başta akciğer olmak üzere vücudun tüm organlarını etkileyebilir. Günümüzde dünya nüfusunun 3/1 i tüberküloz basiliyle enfektedir. Fakat her tüberküloz basiliyle enfekte olan hasta tüberküloz hastalığı geliştirmemektedir. Tüberküloz basili vücudumuza girer ve ondan sonra uykuya dalar. Ve vücudumuzun zayıfladığı anı bekler. Bu basili taşıyanların sadece %10’unda hastalık gelişmektedir. Ülkemizde yaklaşık 20.000.000 kişinin basil taşıdığı düşünülmektedir ve bunların %10’u hasta olacaktır. Dünyada her yıl 8-10 milyon yeni hasta ortaya çıkıyor. Bu hastaların 2-2,5 milyonu tüberküloz nedeniyle yaşamlarını kaybediyorlar.
Ülkemizde ise 20. Yüzyılın başlarında bir salgın şeklinde ortaya çıkan tüberküloz 1950’li yıllardan sonra yapılan geniş tarama ve koruma çalışmalarıyla artık eskisi kadar önemli bir ölüm nedeni değildir. Ama hala önemini korumaktadır. Özellikle aids hastalığından sonra dünyadaki tüberküloz vakalarında belirgin bir artış olmuştur.
Tüberküloz hava yoluyla bulaşır. Hastalar tarafından konuşma, hapşırma, aksırma gibi faaliyetlerle havaya yayılan basiller bulaştırıcılık sağlar. Aynı eşyayı kullanmakla, aynı tabaktan yemek yemekle bulaştığı gösterilmemiştir.
En sık görülen belirtileri; 15 günden fazla süren öksürük, balgam, kanlı balgam, göğüs ağrısı, ateş ve gece terlemesidir.
Teşhis koyulurken hastanın şikâyetleri dinlenilir, akciğer filmi ve çeşitli kan testleri yardımcı olur. Ancak kesin tanı ilgili organdan alınan örnekte basilin yani mikrobun gösterilmesiyle olur. Akciğer tüberkülozunda balgam incelemesi bu yüzden büyük önem taşır. Balgamda mikropların gösterilmesiyle kesin tanı konulmakta ve ona yönelik tedavi başlamaktadır.
Tüberküloz tedavisi uzun bir tedavidir. En az 6 ay sürer. En az 4lü ilaç kullanımını gerektirir. 4 tane ilacı hastanın düzenli bir şekilde kullanması gereklidir. Tedavinin devamı ve düzenli olması çok önemlidir. Çünkü eğer hasta tedavisini erkenden keserse bu sefer ilaca dirençli tüberküloz dediğimiz tedavisi çok zor ve masraflı olan başka bir tüberküloz çıkmasına neden olur. Bu yüzden hastanın ilaçlarını almaya başladıktan sonraki iyi hali başladığında iyileştim zannedip ilaçları kesmemesi gerekir. Dünya sağlık örgütü bunarlı engellemek için son dönemde doğrudan gözetim tedavi adlı tedavi şeklini başlatmıştır. Ülkemizde de son yıllarda bu tedavi şekli uygulanmaktadır. Doğrudan gözetim tedavi yönteminde hastalar bütün ilaç dozlarını bir görevli nezaretinde almaktadır. Hastalıktan korunmada en önemli şey bu tedavinin düzgün yapılmasıdır. Tüberküloz aşısı ülkemizde zorunlu olarak doğumdan sonraki 2. Ayda ve 7 yaşında yapılmaktadır. Tüberküloz aşısının çocuklarda koruyuculuğu daha fazladır.
Bir tüberküloz hastası her bir öksürükte ortalama 1-3 basil içeren 3.500 parçacığı havaya saçar. Bu parçacıklar havada asılı kalırlar. Bunların en önemli düşmanı güneş ışığı ve temiz havadır.
Vücut direncini düşüren hastalıklar tüberküloza zemin hazırlar. Örneğin kontrol edilmemiş şeker hastalığı her zaman bir risk faktörüdür. Aids hastalarında tüberkülozda belirgin bir artış görülmektedir.